Karadeniz Fırtınası Trabzonsporun Şampiyonluk dolu ilk yılları
Trabzonspor 1975-76 sezonuna Şamil Ekinci’nin başkanlığında girdi. Ekinci, futboldan çok anlamasa da ekip çalışmasını çok iyi benimsemişti. Herkesi dinler, ortak fikirde uzlaşırdı.
Futbol kulübünün yönetimini de tamamen Genel Kaptan Süha Akçay’a vermişti. Transfer için paraya ihtiyaç vardı. İşte tam bu sırada Şamil Ekinci kendi çek koçanını Süha Akçay’a vererek transfer yapmasını ister.
Bir önceki kadro korunup yeni futbolcularla takviye edilmeliydi. Giresunspor’dan Ahmet Ceylan, Sebatspor’dan Serdar Bali ve Altay’dan Necmi Perekli transfer edilerek kadro güçlendirildi.
Trabzon da, bir önceki sezonun teknik direktörü Ahmet Suat Özyazıcı, yeni sezonda görev almayacağını bildirdi. Gerekçe olarak da dinlenmek istediğini belirtti.
Şamil Ekinci ve arkadaşları yeni teknik direktör arayışına girdiler. Trabzon haber basını sürekli bu konuyu gündemde tutuyordu. Fenerbahçe’nin eski kalecisi Şükrü Ersoy, Almanya’da spor akademisinden diplomalı antrenör idi. Bir önceki sezon da Aydınspor’u çalıştırıyordu.
Genel kaptan Süha Akçay, Şükrü Ersoy’u iyi tanıyordu. Şamil Ekinci’nin yakın arkadaşı Fethi Topaloğlu’nun da Almanya’dan arkadaşı olan Şükrü Ersoy, bu iki ismin referansıyla Trabzonspor ‘un yeni antrenörü oldu. Ancak alınan başarısız sonuçların ardından 13. hafta sonunda görevinden ayrıldı. Yerine ise Ahmet Suat Özyazıcı getirildi.
Şamil Ekinci, Ahmet Suat Özyazıcı’nın görev kabul etmemesi üzerine Şükrü Ersoy’u nasıl göreve getirdiklerini şöyle anlatmıştı:
“1975-76 sezona başlayacaktık ki, antrenörümüz Ahmet Suat Özyazıcı hocamız “ben bu sene hacca gideceğim, takım çalıştırmayacağım” dedi.
Bizde düşündük ne yapalım diye. Yönetimdeki arkadaşların tavsiyesi ile Fenerbahçe’nin eski kalecisi Şükrü Ersoy’u getirdik takımın başına. Sezona onunla başlamak zorunda kaldık.
Kendisinden çok memnunduk. Çok iyi kondisyon yüklemişti takıma. Şampiyonluk beklemiyorduk ama iyi bir takım olduğumuzu sezon başında gördük. Özellikle Rusya’da yaptıgımız hazırlık maçlarında bunu gördük.
O dönem Rusya hükümeti birazda propaganda yapmak amacıyla başka ülkelerden takımları ülkesine davet ediyor, kendi takımlarıyla hazırlık maçları yaptırıyordu. Bütün masrafı da onlar karşılıyordu.
Futbol federasyonuna Türkiye’den de bir takım misafir etmek istediklerini bildirdiler. Bizim için bulunmaz bir fırsattı.
Futbol Federasyonu Başkanı rahmetli Hasan Polat bize haber verdi başvurun diye. Bizim dışımızda Galatasaray da başvurmuştu.
Ankara’da Dışişleri Bakanlığında Galatasaraylılar daha etkindi. Ankara’ya gittik. Bizzat ben birkaç kez gittim. Büyük uğraşlar sonucunda Rusya’ya gitme hakkını aldık.
Sezon öncesi orada turnuvaya katıldık. Torpedo Moskova, Shaktar, Dinamo Tiflis ile maç yaptık. Çok da faydalı oldu. O dönem çok güçlü olan Dinamo Tiflis*i yendik. Bu bize sezon öncesi büyük bir özgüven kazandırdı. Hem yönetime, hem de teknik kadro ve futbolculara.
Şükrü Ersoy hoca ile iyi de gidiyorduk. Ancak, her nedense ilk yarının son haftalarında antrenör değişikliği gündeme geldi.
Başkan olarak ben karşı olmama rağmen antrenör değişikliği yönetim kurulunda oylandı ve 8 evet, 4 hayır oyu ile Ahmet Suat Özyazıcı yeniden takımın başına geldi. Benim karşı
olmam Özyazıcı’nın gelişine değildi, hoca değişikliğine idi. Çünkü, lig devam ederken böyle bir değişikliğe karşıydım. 1 Ocak 1976 günü Ahmet Suat Özyazıcı takımın başına geldi. Hatta hocaya “Hani bu sene takım çalıştırmayacaktın” diye sorulduğunda, “Ben onu 1975 yılında söyledim. Şimdi 1 Ocak ve yeni bir seneye girdik” diyerek esprili cevap verdi.